Minimalizm nedir?

Minimalizm kavramıyla sık sık karşılaşıyoruz son günlerde. Peki bu minimalizm dedikleri ne acaba? Herkes için aynı anlama mı gelir yoksa değişenkenlik gösterir mi? Hayatın tüm alanlarına uygulayabilir miyiz yoksa sadece gardrop düzeninde mi işe yarayan bir kavram?

Hadi biraz daha açalım konuyu!

Öncelikle şunu söylemeliyim ki minimalist yaşam tarzı kişiden kişiye değişen bir kavramdır. Bir kadın ve bir erkeğin minimalist tarzları farklı olabileceği gibi tek yumurta ikizlerinin bile minimalist yaşama bakış açısı farklı olabilir. Bunun sebebinin, kişilerin hayattan beklentileriyle, hobileriyle, zevkleriyle, kültürüyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Yani minimalist olmak siyah ve beyazın uyumundan ibaret değildir ( Elbette benim gibi zaten bu renklere aşıksanız fuşya bir elbise dolabınızda tozlanmayı bekleyecektir). Her ne kadar kişiden kişiye değişen bir kavram olsa da, temelde aynı şeyi söyler: Yeterince şey ile hayatı sürdürmek!

Evet minimalist olacağız diye hayatımızda gerçekten gerekli bir şeyin eksikliği ile yaşamak zorunda değiliz. Hatta bu şekilde yaşarsak minimalist yaşam tarzıyla hedeflediğimiz mutluluk yerine, kapımızı çalan mutsuzluk olacaktır. Bunun yanı sıra, çok şeye sahip olmak da bize yine mutsuzluk getirecektir. İşte bu yüzden yeterince şeye sahip olmak önemlidir. Bir nevi minimalizm; gereksiz, belli bir amaca hizmet etmeyen şeylerden kurtulup; sade bir yaşam tarzını benimsemektir.

Peki minimalizmi hayatımızın her alanına uygulayabilir miyiz? 

Elbette! Zaten asıl amaç da budur. Hayatımızın her alanında sadeleşmek harika olur. Ama sade bir hayat süreceğim diye, çok sevdiğiniz kitaplarınız gibi sizi çok mutlu eden bir koleksiyonunuzdan vazgeçecekmek zorunda değilsiniz. Bırakın kitaplarınız ya da o çok sevdiğiniz her ne ise dursun yanıbaşınızda ama hayatınızın geri kalanında sadeleşme yolculuğuna devam edin. Minimalizmin sizi, yüklerinizden, depresyonunuzdan, kaygılarınızdan, korkularınızdan... uzaklaşlatırmasına izin verin.

Herkese sade günler!